SAGRADA FAMİLİA ZİYARETİMDEN ALDIĞIM İLHAMLAR

İspanya’nın Barselona kentinin kalbinde yer alan Sagrada Familia, kentin en ikonik ve en çok ziyaret edilen anıtlarından ve cazibe merkezlerinden birisi.

Ünlü Katalan mimar Antoni Gaudi tarafından tasarlanan Sagrada Familia, sadece İspanyol Gotik, Art Nouveau ve Katalan modernizm mimari tarzlarının eşsiz karışımıyla değil, aynı zamanda Barselona silüetine hakim olan bu büyük katedralin henüz bitmemiş olmasıyla da ünlü. Yaklaşık 150 yıldır yapım aşamasında olan katedral, dünya üzerinde tamamlanmamış en büyük kilise olma özelliğini de taşıyor.

Ben yıllar sonra bu muhteşem binayı ziyaret etme zevkini yaşadım.

Gaudi aslında binanın ilk mimarı değil ama ilk mimar işten ayrıldıktan sonra onun bugünkü tasarımını şekillendiren kişi. 1926 yılında bir tramvay kazasında yaşamını yitirince bu kilisenin içine gömülmüş. Binayı onun ölümünün yüzüncü yılına bitirmeyi planlamışlar ama araya giren pandemi onu 2026yerine 2040 yılına çekmiş. Bilmem bitişini görmek nasibimizde olur mu ama dişimi sıkacağım.

Kilise Barselona’nın tam ortasında inşa ediliyor. Her dakika dünyanın her köşesinden çıkıp gelmiş çok büyük bir insan topluluğu onu ziyaret ediyor. İçerisi tam bir Babil Kulesi gibi, ilk anda içerde gezerken kulaklıktan kilisenin öyküsünü dinlemek istiyorduk ama içerideki mistik hava, muhteşem mimari ve ulvi güzellik bizi aldı bir yerlere götürdü. Gaudinin bitmemiş bu eserini tamamlamak üzere yola çıkan ve nesilden nesile onun ışığını taşıyan binlerce insanı düşündüm. Dünya etrafımda dönmesini durdurdu, evremizdeki ışık seli bizleri başka alemlere sürükledi.

Bir anlamda bu kilise öyküsüyle ve duygusuyla bende derin bir farkındalık yarattı.

Çoğu insanın derdi ve sevincinin yaşadığı o anla ilgili olduğunu görüyorum. Bunlar bir yanıp bir sönen ateş böcekleri gibi.

Halbuki Gaudi’nin eseri zamanı, kişiyi, içinde var olduğu kültürü aşmış ve geçmişten geleceğe bir köprü kurmuş, tüm insanları güzellikte buluşturmaya devam ediyor.
Hiç sönmeyen sonsuz bir ateş böcekleri resitali.

Yaşadığım şey bana şu ilhamı verdi;
Koçluk mesleğinde kendim için kabul ettiğim bir sloganım olan “Koçluğun Ötesine-Bilgeliğe Doğru” kavramını yeniden yorumlamak istiyorum

Bence biz koçlar yaptığımız şeyi, yani insanlarda bir farkındalık yaratmayı sadece kısa dönemli bir iş olarak görmemeliyiz. Yaptığımız işin doğru yapılması halinde kendisine koçluk yaptığımız insan üzerinden insanlığın tümüne bir kelebek etkisi yaratabileceğini unutmamalıyız.

Barselona’da Gaudinin bir çok muhteşem eseri var ama onu ölümsüz yapan yaşamına sığdıramadığı bir ışık, bu gün ellerden ellere geleceğe uzanan ve insanlığın hepsini aydınlatan bir ışık.

Bugün kilisedeki farklı ülkeden gelmiş insanlara bakarken anladım ki tüm insanlar bir büyük gerçeğin değişik yansımaları ve onları birleştiren şey tek şey de güzellik.

Ayıran çirkinliklere gelince, her hangi bir gazeteyi okuyun, yeterince görebilirsiniz.

Koçluğu bir de bu bakış açısından görmeye ne dersiniz?

Kategoriler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir