EDSEL GOMEZ’DEN KOÇLUK EL ÇANTASI ÜZERİNE ALDIĞIM İLHAM

Edsel Gomez bir jazz piyanisti. Yıllar önce buraya gerçek bir jazz divası olan Dee Dee Bridgewater ile geldi. Dee Dee o dönemde “Red Earth” albümünü tanıtma konseri için gelmişti. Bu albümde kendisinin Afrika Mali köklerine inen müzikler vardı. Grupta Dee Dee’ye Edsel piyanoda eşlik ederken üç tane de Mali’li müzisyen vardı. Bunlardan birisi de el yapımı bir tahta vibrofon çalıyordu. Diğer ikisi de gene el yapımı nefesli bir saz ve bir perküsyon aleti çalarak müziğe katılıyordu.

Ben konserden sonra Dee Dee ile röportaj yapacaktım ama onun dinlenmesi gerektiğinden Edsel ile sohbete başladık. Bana kendi albümünü hediye etti, dünyada jazz nereye gidiyor konuştuk. Sonra konuşmanın ortasında bana ilginç bir şey söyledi:

Bak şu Afrikalı müzisyenlere hayranım, ben başka bir insanın ürettiği bir enstrümanı çalıyorum. Onlar ise kendi el ve göz emekleri ile yarattıkları özgün enstrümanları çalıyorlar. Yarattıkları şey ile onlar arasında ruhsal bir bağ var, o müziklerinin samimiyetine de yansıyor.

Bu sözleri işittiğimde henüz yeni yeni koçluk mesleğinde ilerliyordum. Yıllar geçip yaptığım işin teknik boyutunu aşıp ruhsal boyutuna geçmeye başlayınca bu sözleri yeniden hatırladım.

Hepimize değişik koçluk okullarında değişik koçluk modelleri ve becerileri öğretiliyor.
Bir çok insan bunların hepsini hatırlayıp koçluk sürecinde kullanmaya çalışıyor. Halbuki geldiğim noktada ben şöyle düşünüyorum.

Çantanızda bir çok alet olabilir ama bunların hepsini hatırlamak ve kullanmak zorunda değilsiniz. Kendi ruhunuza daha yakın bulduklarınızı kullanırsanız daha özgün olursunuz.

Alet çantanıza siz de Mali’li müzisyenler gibi kendi ürettiğiniz size özel şeyleri koyun.

Örneğin ben kafelerde koçluk yaparken önümdeki her şeyi üç boyutlu bir durum modeli yapmak için kullanıyorum, tuzluk, biberlik, ketçap, bardak, tepsi, şişe, aklınıza ne gelirse bir bütünün parçası oluyor.

Saç tarattırmak, en güzel elbiseleri giydirmek, birilerine mektuplar yazdırmak, resim yaptırmak, müzik çaldırmak, şiir yazdırmak ve fotoğraf çekmek gibi çok değişik şeyler yapmak mümkün.

Kendi ruhunuzdan gelen enerji ile yarattığınız aletler inanın elinize ve ruhunuza daha iyi oturuyor. Kitaptan öğrendikleriniz arkada kalıyor kendi özgün sesinizi buluyorsunuz.

Edsel’e hak vermiyor değilim ama o konserde çaldığı harika Steinway piyanoyu da tek bir kişinin yapması mümkün değil, üstelik hiç bir Steinway aynı model de olsa asla aynı değil, onların da bir ruhu var.

Kısacası dostlar, her aletin ayrı bir değeri ve yeri var ama unutmayın:

Alete veya koçluk tekniğine anlam veren, onu değerli kılan şey sizin ona kattığınız ruhtur.

Kategoriler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir