BİR MİMARIN PEŞİNDEN GİDERKEN ALDIĞIM İLHAMLAR ÜZERİNE

Ünlü Katalan mimar Antoni Gaudi’nin bitiremeden öldüğü eseri Sagrada Familia kilisesini ziyaret ederken koçluk mesleği hakkında aldığım bir ilhamdan daha önce söz etmiştim.

Antoni Gaudi modernist mimarinin temel figürlerinden biridir.

Barselona’da bir sanayi ve toplumsal dönüşüm döneminde, Gaudi en sembolik mimar olarak bilinir.

Onun bir başka eseri plan Casa Mila’ da bana göre çok ilham veren bir eserdir.

Bu binayı gezerken bir köşede gördüğüm Gaudi’nin şu sözü ilgimi çekmişti:

Mimari her zaman doğanın taklitine dayanmalıdır çünkü doğada tüm yöntemlerin en rasyonel, dayanıklı ve ekonomik yolu vardır.

Toprak denizden çıkar ve düşünebilinecek en ekzotik ve güzel şekilleri oluşturur.

Her zaman doğadan ilham alın.

Barselona’daki Casa Mila işte böyle bir anlayış ile tasarlanmıştır ve 1906 yılında başlanarak 1910 yılında açılmıştır. Binanın mimari yapısı her yönüyle doğadan alınan ilhamı yansıtmaktadır.
Casa Milà mimari çizgilerinden dolayı La Pedrera (“Taş ocağı”) lakabıyla da bilinmektedir.

Binayı ziyaret ederken Gaudinin doğa üzerine söylediği sözlerden koçluk namına da bazı ilhamlar alabilirmiyim diye düşünmüştüm.

Gaudi perspektifinden bakınca Koçluğun insan doğası ile tam uyumlu olması gerektiğini düşünüyorum. Her şeyden önce koçluk ilişkisinin doğal bir akış içinde başlaması, gelişmesi ve sonlanması gerekir.

Tıpkı doğanın ritmi gibi Koçluğun da iki kişi arasında oluşan doğal bir ritmi vardır, bazen hızlanır bazen yavaşlar, bazen durur bazen koşar, iki kişi arasında iletişimin sürdürülmesi halinde koçluk da doğal bir akışta gelişir.

Doğada her şeyin bir anlamı ve yeri vardır, koçluktada konuşulan, paylaşılan şeylerin de mutlaka bir anlamı olmalıdır. Tıpkı toprağın denizden çıkması ve ekzotik şekillere bürünmesi gibi farkındalık da koçluk alan kişinin içinden çıkarak yaşamını etkiler, bu noktadan sonra ne kişi ne de deniz aynı kalamaz.

Ben koçlukta tek bir model, tek bir alet çantası olmaması gerektiğini düşünüyorum. Bence her Koç kendi karekterini ve doğasına uygun ve özgün bir stil yaratmalıdır. Üstelik bu stil de koçluk yolculuğu boyunca yaşanılan deneyimlerle sürekli geliştirilmedir.

Gaudi Casa Mila’yı yaparken yarattığı stil yüzünden çok eleştiri aldı, önüne çok engel çıkartıldı. Ama zaman Gaudiyi haklı çıkarttı, onun açtığı yoldan bir çok başka mimar gitti, örneğin Avusturyalı mimar Hundretwasser, Amerikalı mimar Frank Lloyd Wright ilk aklıma gelen isimler.

Bugün Barselona deyince en çok akla gelen isim bu şehrin en önemli binalarını yapan Gaudi’dir. O devirde onu eleştirip engelleyen kimseleri ise bugün hatırlanmıyorlar.

Bana göre koçluk her gün yeniden sorgulanması ve geliştirilmesi gerek bir meslektir.

Sadece Gaudi ve Doğa değil eğer bakmak istiyorsak başka bize ilham verebilecek çok şey vardır.

Kategoriler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir