KUŞLARI İZLERKEN DÜŞÜNDÜĞÜM ŞEYLER

En çok sevdiğim şeylerden birisi akşam olurken Tuzla’da güneşin batışını izlemek oluyor. Ancak asıl gösteri güneş battıktan sonra başlıyor.

Kuşların dansını seyrediyorum hayranlıkla, onları izlerken aklımdan bir çok düşünce geçiyor, kafama sığmıyorlar ve gönlüme doluyorlar.

Kim olduğumu düşünüyorum, hala cevabını bulamadığım bir soru bu. Bulamıyorum çünkü hepimiz yaşamın içerisinde savrulup gidiyoruz, bir yerlere sürükleniyoruz.

Aslında bizi sürükleyen büyük akıntının içersinde bir yerlere doğru ilerlemek için çabalasak da akıntının içinde küçük bir dal parçasıyız, hepsi o kadar.

Gerçekte koskoca bir evrenin içerisinde mini minnacık bir zerreden ibaretiz.
Aslında madde değil enerji parçacıklarıyız ve akıp gidiyoruz öylece.

Her zaman kendime sorduğum soru bu dünyaya hangi sorunun cevabı olmak için geldiğim.

Yaşam bize verilen bir vizyondur, ama misyonumuzu bizim belirlememiz gerekiyor.

Yeteneklerimiz var, ama eğer kimse fark etmiyorsa o yetenek bir şey ifade etmiyor.

Neyi neden yaptığımızı bilmiyorsak o yetenek de boşa giden bir enerji olarak kalıyor.

Ancak kendimize yaklaştıkça bize empoze edilen kültürlerin ve değerlerin ardına geçebiliriz.

Şunu da sormak gerekiyor: Bunu başarabilmek için nelerden vaz geçmeye hazırım?

Yara almadan aynadan öteye geçmek mümkün değil.

Linkdin’de paylaşılan şeyleri okudukça hep kuşların söylediği şarkıları duyuyorum.

Diyorlar ki :

Dünyayı değiştirmek istiyorsan önce kendini tanı ve dünyaya bakışını değiştir.

Yaşamdaki tüm rütbeler ve mevkiler emanettir, gün gelir üstünden çıkartır ilerlersin. Onlar seni yüceltmez, sen duruşunla bilgeliğinle onları yüceltirsin.

Arada bir kuşların paylaşımlarını dinlemekte fayda var.

Sonra da kendinden başlayarak yeni sorular sormak gerekiyor.

Siz kendinize hangi soruları sormaya hazırsınız?

Kategoriler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir