RAMAZAN ÜZERİNE (2024)

Dün akşam Güneş çok güzel battı, bugün ise mübarek Ramazan ayı başladı.

Herkes gibi ben de çocukluğumun ramazanlarını hatırlıyorum. Laleli semtinde otururduk, İstanbul bu kadar yoğun ve kalabalık değildi, yaşadığımız apartmanda herkes bir birini tanır komşularını iftara davet ederdi. Akşamları orta oyunu tiyatrosuna giderdik. En büyük eğlencemiz Radyo idi, iftar saatine yakın ney müziği çalardı, sonra bir ses duyulurdu:

İstanbul için İftar Vakti.

Başka bir çağda yaşıyoruz, çok daha kalabalık, gergin ve karmaşık bir dünyada var olmaya çalışıyoruz. Geçmişin Ramazan’ını anmak ruhuma iyi gelse de Mevlana Hazretlerinin dediğine kulak verelim derim.

Dün dündür bugün başka şeyler söylemek lazım.

Benim bu Ramazan ayından beklentim insanların yoğun yaşam temposundan biraz olarak ayrılarak kendilerini dinlemeleri.

Bu sabah değerli kardeşim Onur Erbay bir kitaptan bahsetmiş, John Doerr’in “Measure What Matters” kitabından bir cümle, şöyle diyor:

“Mezarlıklar bir zamanlar çok meşgul olan insanlarla dolu”.

Linkedin yazılarını ilgiyle takip ediyorum, herkes, hepimiz bir şeyler söylemeye, anlatmaya çalışıyoruz. Hepimiz varlığımızı duyurmaya çalışıyoruz, ben buradayım, bana kulak verin demek için çabalıyoruz.

Rahmetli babam şöyle derdi:

Oğlum insan arada bir hastaneleri ve mezarlıkları ziyaret etmeli.

Bence Ramazan insanın kendi kendisini ziyaret etmesi, sorgulaması ve kişisel farkındalığını arttırmak için harika bir fırsat.

Bence bu ay kendimizin dışındaki yardıma ihtiyacı olabilecek insanları hatırlamak için anlamlı bir fırsat.

Bakın Halil Cibran ne demiş:

Malınızdan mülkünüzden verdiğinizde pek fazla bir şey vermiş sayılmazsınız. Gerçekten vermek kendinden vermektir.
Çünkü mal mülk, bir gün gerekeceği endişesiyle alıkoyup sakladığınız şeylerden başka nedir?”

Türkiye’nin içinden geçtiği sosyal ve ekonomik krizler ülkemizin insani değerlerini aşındırmış olsa bile Ramazan ayı o güzel şeyleri hatırlamak için harika bir fırsat.

Gelin bu ay boyunca kendimizden çıkıp çevremize odaklanalım. Kendimize başka insanların gözünden bakalım.

Yaşamın anlamını sorgulayalım.

Kısaca koşmayı bırakıp bir soluk alalım.

Bu dünya için neler yapabileceğimizi düşünelim ve harekete geçelim.

Kendimizden bir şeyler verelim.

Mevlana şöyle demiştir:

Kendini küçük görmeyi bırak. Sen yürüyen evrensin.

Bu perspektiften bakınca Ramazan Ayında neleri farklı yapmak istersiniz?

Nereden başlamak istersiniz?

Gelin, bir Mani ile bu yazıyı bitirelim:

Denizden çek oltanı!

Duvara as baltanı!

Hoş geldi sefa geldi,

On bir ayın sultanı.

Kategoriler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir