HİROŞİMA’YI DÜŞÜNMEK
Usta şair Nazım Hikmet Ran, Hiroşima’ya atom bombası atıldığında sadece iki yaşında olan ve herhangi bir sağlık sorunu yaşamayan, ancak 12 yaşına geldiğinde birden hastalanan ve kan kanseri teşhisi konulan Sadako Sasaki anısına ‘Kız Çocuğu’ adlı şu şiiri yazmıştı:
Kapıları çalan benim, kapıları birer birer
Gözünüze görünemem, göze görünmez ölüler
Hiroşima’da öleli oluyor bir on yıl kadar
Yedi yaşında bir kızım, büyümez ölü çocuklar…
Yıllar geçti, dünyada çok şey değişti ama hep merak ettiğim sorunun cevabını henüz öğrenemedim:
İnsanlık Hiroşimaya atılan bombadan ne öğrendi?
Şimdi diyebilirsiniz ki Linkedin ortamı iş yaşamı ile ilgili şeylerin paylaşıldığı yer ama en büyük teknolojillerin savunma sanayileri için geliştirildiği bir dünyada en büyük ve karlı işler eğer silah satışlarından kazanılıyorsa yukardaki soruyu tekrar tekrar sormak gerekmez mi?
Dünya bilgi çağına girerken endüstri çağının anlayışları hiç değişmeden aynen devam ediyor.
Küresel ısınma yeryüzü dengelerini alt üst ederken, covid belasının variyantları sürerken, kitlesel göçler, ekonomik krizler alıştığımız toplumsal dengeleri sarsarken aslında Hiroşimadan ne öğrendik diye sormak yerine şunu sormalıyız:
İnsanlık Hiroşimadan ne öğrenmeliydi?
Çernobil olduğu zaman atom enerjisi hakkında bir şeyler hatırlamıştık; nükleer bulutlar günümüzde geçerli siyasal sınırların, milletler arası kamplaşmaların, siyasi doktorinlerin ne olduğuna bakmadan insanlığı aynı şekilde tehdit ediyor, silahlar, finansal güç, dini inançlar insanları korumuyor, tıpkı orta çağda kara vebanın asilller, dini elitler ve köylüler arasında bir ayırım yapmadığı gibi.
Günümüzde dünyanın her yeri rahatsız. Burnumuzun dibinde korkunç bir savaş var ve gün geçtikçe şiddeti artıyor, insanlar ölüyor, acı çekiyor ve nükleer seçenek de her an masada.
Einstein’ın kehanetine doğru yaklaşıyoruz, dördüncü dünya savaşı taş ve sopalar ile olacak gibi gözüküyor.
Saçlarım tutuştu önce, gözlerim yandı kavruldu
Bir avuç kül oluverdim, külüm havaya savruldu
Benim sizden kendim için hiçbir şey istediğim yok
Şeker bile yiyemez ki kağıt gibi yanan çocuk
Çalıyorum kapınızı, teyze, amca, bir imza ver
Çocuklar öldürülmesin şeker de yiyebilsinler
İnsanlık ne zaman öğrenecek?
Tüm savaş karşıtı aktivistlere sevgi ve saygı ile…
Son Yazılarım
- İNSANIN ANLAM ARAYIŞI, BİR KİTAP ÜZERİNDEN TÜRKİYE’YE BAKMAK
- BİRŞEY OLMAK VEYA BİRŞEY YAPMAK ÜZERİNE
- ÜNİVERSİTE EĞİTİMİ ÜZERİNE
- HİROŞİMA’YI DÜŞÜNMEK
- ÖZKAN UĞUR ve ERKİN KORAY
- BİR PİYANİST, BİR EMPRAZARYO VE BİR EFSANE KONSER/ALBÜM
- PERYÖN VE ICF EGE TOPLANTISI
- FİLENİN SULTANLARINA FARKLI BİR BAKIŞ
- ÇALIŞANIN DERDİ ÜZERİNE
- GENERAL PATTON’DAN YAŞAM VE LİDERLİK PRENSİPLERİ
Kategoriler
- Annem (3)
- Deprem (7)
- Eğitim (34)
- Hayat (5)
- İş Hayatı (30)
- Kişisel Düşünceler (174)
- Koçluk (57)
- Koronavirüs (14)
- Liderlik (14)
- Müzik (7)
- Spor (11)
- Takım Oyunu (6)
- Teknoloji (6)
Arşivim
- Ağustos 2023 (6)
- Temmuz 2023 (13)
- Haziran 2023 (5)
- Mayıs 2023 (2)
- Nisan 2023 (5)
- Mart 2023 (7)
- Şubat 2023 (4)
- Ocak 2023 (3)
- Aralık 2022 (4)
- Kasım 2022 (10)
- Eylül 2022 (3)
- Ağustos 2022 (4)
- Temmuz 2022 (6)
- Mayıs 2022 (6)
- Nisan 2022 (4)
- Mart 2022 (4)
- Şubat 2022 (5)
- Ocak 2022 (6)
- Aralık 2021 (6)
- Kasım 2021 (3)
- Ekim 2021 (5)
- Eylül 2021 (8)
- Ağustos 2021 (7)
- Temmuz 2021 (7)
- Haziran 2021 (4)
- Mayıs 2021 (11)
- Nisan 2021 (7)
- Mart 2021 (6)
- Şubat 2021 (6)
- Ocak 2021 (8)
- Aralık 2020 (7)
- Kasım 2020 (4)
- Ekim 2020 (9)
- Eylül 2020 (12)
- Ağustos 2020 (7)
- Temmuz 2020 (10)
- Haziran 2020 (13)
- Mayıs 2020 (6)
- Nisan 2020 (11)
- Mart 2020 (4)
- Şubat 2020 (9)
- Ocak 2020 (6)
- Aralık 2019 (2)
- Kasım 2019 (5)
- Ekim 2019 (15)
- Temmuz 2019 (9)
- Mayıs 2019 (4)
- Nisan 2019 (32)