BİR PİYANİST, BİR EMPRAZARYO VE BİR EFSANE KONSER/ALBÜM

Ekonomimizin olumsuz hali üzerine her gün her yerde sonsuz sayıda haber, yorum ve eleştiri okuyoruz, hem üzülüyoruz hem de gelecek için korkuyoruz.

Bugün sizlere bir konser anısı paylaşmak istiyorum.

Vera Brandon 1975 yılında henüz 17 yaşında bir Alman emprazaryo idi ve en büyük hayali Köln Operasında opera gösterisi bittikten sonra başlayacak bir solo piyano jazz konseri organize etmekti. Bunun için Keith Jarrett ile anlaştı.

Keith Jarrett bugün jazz dünyasının en önemli piyanistlerinden birisidir, o yıl henüz 35 yaşında idi, o devirde de bugünkü kadar olmasa da çok tanınmış bir müzisyendi, Vera’nın davetini kabul etti. Konsere Zürih’ten otomobil sürerek gelmişti, çok yorgundu, o sıralarda ciddi sırt ağrıları çekiyoru.

O akşam her şey ters gitti, operadaki teknisyenler konser sahnesine solo konser için Vera’nın söz verdiği büyük boy Bosendorfer piyanoyu kilitli bir yere koymuşlardı. Onun yerine sahneye yanlışlıkla akordu bozuk, tuşları ve pedalları iyi çalışmayan bir prova piyanosu bırakmışlardı. Keith hayal kırıklığına uğradı, koskoca bir salonda bu bozuk ve küçük piyano ile doğru dürüst bir konser vermesi mümkün değildi. Yeni bir piyanoda bulamadılar ve Keith Vera’ya çalamıyacağını söyledi. Tam arabasına binip gidecekken Vera gözyaşları içersinde Keith’e bakarak şöyle dedi:

Keith, lütfen benim için çal.

Keith dayanamadı ve arabadan çıkarak kıza şöyle dedi: Sadece senin için Vera…

O gün Keith piyanonun tüm aksaklıklarını göğüsledi, bozuk tuşları atladı, pedalları dikkatle kullandı, koca salonun en üst bölümlerine ses gitsin diye zaman zaman ayağa kalkarak piyano çaldı, nota yoktu tüm konser doğaçlama olarak gerçekleşti.

Sonuç gelmiş geçmiş en çok satan jazz albümlerinden birisi oldu, Keith yıllar içerisinde bir çok ülkede solo konser verdi, hiç bir tanesi Köln konserinin başarısını yakalayamadı.

Keith Jarrett o gün tüm konfor alanlarının dışına çıkıp kendi sınırlarını aştı, yaşadığı zorluklar onu daha yaratıcı yaptı, çalmaya karar verdiğinde tüm benliği ile çaldı, hayallerinin ötesine geçti ve ölümsüz bir eser doğdu. Keith Jarrett 2018 de felç geçirdi artık çalamıyor ama Keşanlı Ali’nin dediği gibi, Ali ölür ama efsane kalır.

Vera bugün çok ünlü bir iş kadını olarak yaşamına devam ediyor.

Türkiye’ye gelince; şu an hiç olumlu gözükmüyor, tıpkı o konser salonundaki piyano gibi.

İnsanlarımız yorgun, bıkkın ve bir şeylerin değişebileceğine pek inanmıyorlar.

Ama tüm bu içinde olduğumuz şartlar belki de neleri farklı yapmamız, nelerden vaz geçmeliyiz konusunda bize ilham veriyor.

Bütün bu olumsuzluklar aslında daha üst bir ülke ve millet kimliği bulmak için büyük bir fırsat olabilir.

Keith Jarrett’a ilham veren şey Vera’nın gözyaşları idi.

Türkiye Cumhuriyeti için ilham alabileceğimiz pırıl pırıl çocuklar, gençler, bilim insanları ve daha bir çok güzel bir gelecek bekleyen insanlar var.

Piyanonun veya ülkemizin sınırları ancak bizim hayal gücümüzle sınırlı.

Ne dersiniz?

Kategoriler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir