BİR HOCAMIZIN ARDINDAN, MUSTAFA DİLBER

Güzel bir insanın ardından…

Sevgili hocamız, değerli insan ve güleryüzlü ağabeyimiz Mustafa Dilber’i kaybettik.

Bir üniversiteyi değerli ve anlamlı yapan şey onun içindeki insanlardan ibarettir, herşey insanla başlar insanla ilerler, gelişir ve dünya aydınlanır.

Mustafa ağabey Boğaziçi Üniversitesini diğer tüm üniversitelerden farklı yapan efsane ve sembol hocalardan birisi idi.

Onun pazarlama dersini almak benim için unutulmaz bir deneyim oldu, derslerinde öğrendiğimiz şeyler sadece akademik konular olmadı, o yaşamındaki zarif duruşuyla ve öğrencilerine gösterdiği hoş görü ve yakınlığıyla bizlerin üzerinde derin izler bıraktı.

Askerlik görevimi Deniz harp Okulunda yedek subay öğretmen olarak yaparken bir öğrencim benim öğretmen öğrenci ilişkilerimin diğer hocalarından farklı olduğunu, pedagojik eğitimimi nereden aldığımı sormuştu, ona cevabım şöyle olmuştu:

Ben Boğaziçi Üniversitesi mezunuyum. Orada çok iyi hocalarım oldu, ben öğrenci olarak onlardan ne gördüysem onları öğretmen olarak sizlere aktarıyorum.

Anne kediler yavrularını enselerinden tutar taşırlar ama annesini ensesinden tutup taşıyan yavru kedi göremezsiniz.

Biz öğrenciler de hocalarımıza olan borcu onlara değil ancak kendi öğrencilerimize ödeyebiliriz. Mustafa ağabeyin vefatını öğrenince aklıma bu metafor geldi.

MR. Opus Hollander filminde okulun müdiresi öğrencileriyle iyi iletişim kuramayan müzik öğretmenine bir pusula hediye eder, şaşıran öğretmen müdireye neden bu hediyeyi kendisine verdiğini sorar, şu cevabı alır:

Bir öğretmen öğrencileri için her zaman doğru değerleri ve yönü gösteren bir pusula gibi olmak zorundadır, bunu hiç unutmamanızı sizden istiyorum.

Mustafa ağabey de bizim için bir pusula oldu, giyimiyle, tutumuyla, yaşam felsefesiyle bir pusula olarak bizi sadece okulda değil tüm yaşamımızda yönlendirdi. Sınıfa her zaman çok şık takım elbiselerle geldiğini, kravatlarını uzun taktığını hatırlıyorum.

BUMED dergisi için yaptığım röportaj onunla son görüşmemiz oldu, ama o an bunu bilemezdim. Ama yaşadıkça ve öğretmenlik yaptıkça o görüşmemiz gönlümde sürmeye devam edecek.

Ölüm Allah’ın emri, ayrılık olmasa…

Bazen koçluk çalışmalarımızda karşımızdaki kişiye şu soruyu sorarız:
Öldükten sonra mezar taşına ne yazılmış olmasını isterdin?

Ağır bir sorudur bu, kolay bir cevabı yoktur, Mustafa Ağabey için bana sorsalar şöyle derdim:

Burada Boğaziçililerin Mustafa Dilber ağabeyi yatıyorlar, tüm yaşamı boyunca öğrencilerine değerli bir insan olmanın önemli insan olmaktan daha anlamlı olduğunu kendi kişiliğinde örnek olarak gösterdi.

Bu dünyadan bir Mustafa Dilber geçti.
Baki kalan bu kubbede hoş bir seda imiş…

Allah rahmet eylesin.

Hocam ışığını nefes aldıkça taşımaya devam edeceğiz.

Kategoriler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir