AŞIK VEYSEL’DEN İLHAN ERŞAHİNE, ÇOCUKLARA JAZZ NEDİR ÖĞRETMEK

Değerli müzik arkadaşım ve cazsever Hüseyin Başkadem Afyon’lu bir müzik öğretmenidir. Hala devam ediyor mu bilemiyorum ama geçmişte Hüseyin Afyon’da caz festivalleri düzenlerdi. Bu festivallerde çalan müzisyenlerin yanı sıra benim gibi caz meraklısı arkadaşlarına da festivalde değişik görevler verirdi.

Bir seferinde bana şu görevi verdi:

İlkokul çocuklarına caz müziğini öğreteceksin.

İlk anda şaşırdım, çok yönlü bir şeyi ilk okul çocuklarına nasıl anlatacağım diye tereddüt ettim, gel bana başka bir misyon ver dedim ama Hüseyin geri adım atmadı. Caz üzerine atıp tutuyorsun, hadi bakalım görelim ne bildiğini demez mi. Bir Robert Kolejliye böyle meydan okunur mu, tabi ki kabul ettim.

Kabul ettim ama acaba ne halt ettim diye de düşünmedim değil hani. Ama insanı en çok geliştiren ve inovasyonu tetikleyen şey de yaşamın karşımıza çıkarttığı zorluklar değil midir?

Şunu biliyordum, insanlar ancak ihtiyaç duydukları ve ilgi duydukları şeyleri öğrenmek isterler.

Ayrıca insanlara bir şey öğretmek için onların bildiği bir noktada buluşmak ve yukarı çıkartmak gerekir.

Ben konuşmamı ünlü halk ozanımız “Aşık Veysel” üzerine kurdum. Onun “Uzun ince bir yoldayım” adlı şarkısını seçtim. Değerli caz müzisyeni İlhan Erşahin bu parçayı bir albümünde caz olarak yorumlamıştı. Artık hazırdım.

Afyonda beni yaklaşık 80 ilkokul öğrencisi bekliyordu, ayrıca bir kısmının anne ve babaları da gelmişti.

Çocuklara “Aşık Veysel” i biliyor musunuz dedim, sınıf çoşkuyla evet dedi. Gelin birlikte onun bir şarkısını söyliyeyim dedim, tüm çocuklar biliyordu, birlikte şarkıyı söyledik. Sonra bir ara verdik ve sordum.

Bakalım bu şarkıyı tanıyacak mısınız?

Çocuklar İlhan Erşahin’in yorumuyla aynı müziği dinlediler, melodiyi hemen tanıdılar ve hatta bir kısmı ona eşlik de ettiler. Ancak müzik ilerledikçe İlhan bu melodiyi caz geleneği olarak yeniden yazdı, aynı akorlar üzerinden farklı bir müzik yarattı. Çocuklar ana melodiyi bildikleri için ne yapıldığını hemen hissettiler.

Sıkı bir tartışmaya girdik, soru cevap derken ders zil çalmadan çocuklar caz müziğinin insanın duygularının ses olarak ifadesi olduğunu söylediler. İlhan’nın Veysel’den aldığı ilhamla o müziği kendi yaşantısı çerçevesinde farklı yorumladığını fark etmişlerdi.

Hüseyin’e baktım, oldu mu hocam dedim, gülümsedi, ancak anneler ve babalar hiç bir şey anlamamışlardı.

Yıllar sonra “Şirketlere bir caz orkestrası perspektifinden bakış” adlı konser konferansımı düzenlerken Afyon’da keşfettiğim şeyi kullandım. Herkesin çok iyi bildiği “Üsküdar” adlı parçayı dinleyicilerimle birlikte önce söyledik, sonra onu canlı bir müzikle caz olarak tekrarladık, en sonunda da hangi enstrümanın şirketin hangi bölümünü temsil ettiğini tartışarak devam ettik.

Müzik sadece ses değildir, yaşamın ses olarak yansımasıdır.

Aşık Veysel’in Aziz hatırasına saygı ile.

Hepimiz uzun ince yollardayız, gidiyoruz gündüz gece, nereye gittiğimizde belli, aynı noktaya gidiyoruz.

Kategoriler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir