Tuzla’da insan açık havanın da etkisi ile daha çok düşünebiliyor.
Bir önceki yazımda neden öğrenciler üniversite sınavlarına benim 50 yıl önce girdiğim gibi giriyorlar diye sormuştum. Üstelik o devirde Ortadoğu Teknik Üniversitesinin bağımsız bir seçme sınavı vardı.
Ünlü eğitimci Ken Robinson bugünkü sınav sistemlerinin dil ve matematik yeteneklerini ölçtüğünü, halbuki en az yedi farklı yetenek biçimi olduğunu ünlü kitabı “The Element” de anlatır. Ona göre bu günün sınavları bu ayrımı yapmaktan çok uzaklar.
Benim önerim şöyle:
Değişik yetkinlikleri ölçen bir dizi merkezi sınav olsun, matematik, Türkçe, edebiyat, dil bilgisi, müzik, resim, tiyatro, spor, bunlar yılın belli zamanlarında topluma açık olarak yapılsın.
Her üniversite kendi beklentilerine göre kabul kriterleri oluştursun, o üniversiteye girmek isteyen öğrenci adayları tek bir günde tek bir sınava girmek yerine istenen sınavlara girsinler.
Bu değişim kolay değil ama düşünün ki bir minicik virüs hepimizi alt üst etti, zaten eğitim sistemi radikal olarak değişti.
Ayrıca klasik öğrenme düzenleri yerine yepyeni sistemler gelişti, Oxforda gitmek için İngiltere’ye gitmek gerekmiyor, Oxford bilgisayarınızda sizi bekliyor.
Soru şu: Türkiye nasıl bir yeni nesil istiyor?
Bu soruya verilecek cevap her şeyi belirleyecek.