DOSTA GÜVEN VERMEK VE DÜŞMANA KORKU SALMAK ÜZERİNE

Bu güven verme veya korku salma klişe sözlerini ben hayatım boyunca işittim. Daha çok askeri gücümüz için kullanılan bir ifade.

Aslında bizim kültürümüzü de temsil ediyor. Ya biri ya diğeri, ya siyah ya da beyaz, ya aydınlık ya da karanlık, ya bendensin ya düşmanımsın, ya benimsin ya da kara toprağın…

Güven ve Korkuyu bu kadar yakın konumlandırarak ikisi arasında sürekli kaymalar olması kaçınılmaz oluyor.

Korkuya dayanmayan bir güven vermek neden mümkün değildir?

Neden yaşamı sadece artı ve eksi olarak ifade ederek aşırılıklar arasında yaşamalıyız?

Karşımızdakini korkutarak elde edilmiş bir güveni ne kadar sürdürebiliriz?

İnsanlık genel olarak suni algılar ile sosyal medya ve basın aracılıyla yönetiliyor.
Çoğu insan için dünya bir ekrana sığdırılmış seçilmiş gerçeklerden ibaret değil mi?

Halbuki gerçek yaşamda siyah ile beyaz arasında sonsuz sayıda gri tonları var.

Bir gök kuşağında gözümüzün algılayabildiği renk sayısı gözümüzün sınırları kadar.

Yaşamın içine derinlemesine bakınca onda göremediğimiz sonsuz ayrıntı, renk ve duyamadığımız sesler olduğunu biliyoruz.

Bilimsel olarak ispatlandı:

Sular kötü sözlere tepki gösteriyor, bitkilerin bizim duyamadığımız müzikleri var, ağaçlar arasında iletişim var.

Ve evrende ne olduğunu tam olarak bilmesek de iki gözümüzün ardında evrenin kurgusu aynen var.

Doğayı gerçekten duygusal ve felsefi boyutta algılasak acaba nasıl bir dünyada yaşardık?

Böyle bir dünyada korku ve güven arasına sizce hangi kelimeleri ve kavramları koyabilirdik?

Kategoriler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir