BİR KİTAP VE FİLM ÜZERİNE TAKIM KOÇLUĞUNA BAKIŞ

Takım Koçluğu konusu koçluk mesleğinde her gün daha çok önem kazanan bir konu. Her gün daha da karmaşıklaşan iş dünyası sorunlarını yönetebilmek için her kademede ve ortamda takım oyunu oynamak gittikçe önem kazanıyor.

Dün akşam izlediğim bir film gerçek bir öykünün Daniel James Brown tarafından yazılmış bir romanından beyaz perdeye aktarılmış.

“The Boys in The Boat” 1936 yılında Berlin Olimpiyatlarına katılan Washington Üniversitesi kürek takımının Alman ve İtalyan takımlarını bütün farkıyla geçerek Amerika’ya altın madalyayı kazandırmalarının öyküsü.

Yazar romanı yazdığı devirde bu olayın yaşayan kahramanları ve aileleriyle 6 yıl süren bir çok konuşmalar yapmış ve belgeleri incelemiş. Romanın yayınladığı zamanda ise hiç biri yaşamıyormuş.

Filimde Washingron üniversitesi kürek takımının koçunun kürekçileri nasıl seçtiği ve Amerika’nın büyük buhran denen döneminde nasıl eğittiğinin ve motive ettiğinin öyküsü anlatılıyor. Filmin merkezinde bir karekter var ama roman yazılırken o yazardan kendisinin değil takımının romanı yazmasını istemiş.

8 kürekçinin yer aldığı kürek takımına bizim terminolojide 8 Tek deniliyor, ayrıca bir de dümenci var, her bireyin tek tek ve gruplar halinde mükemmel bir uyum içersinde çalışması gereken bir takım oyunu yaratmak gerekiyor,

Futbolda olduğu gibi tek bir yıldız futbolcu bu sporda başarıyı getiremiyor.
Birbirinden farklı bireylere liderlik yaparak önce onların birbirini sevmesini ve birbirlerine koşulsuz güvenmesini sağlamak gerekiyor.

Kürekçilerin her birinin ayrıca fonksiyonu var, mesela orta dört kürekçi motor görevi görüyor, yedinci sıradaki grubun ritmini aktarıyor.

Mükemmel kürek çekme seviyesine “swing” hali deniliyor.

Ben her zaman Takım koçluğuna ilgi duydum, ayrıca eğitimini de aldım ancak bir yandan da takım Koçluğu konusunda gerçek yaşamdan bilgime ne katabiliriz diye düşündüm.

Bu filmi takım Koçluğu ile ilgilenen tüm dostlarımıza öneririm.

Buna benzer başka bir konu da bir tiyatro oyunu sahneye koymak, ben yönetim konusunda ne öğrendiysem ilk olarak Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları çalışmalarında öğrendim. Ayrıca koro kurup şarkı söylemek de harika bir takım oyunu eğitimi oluyor, Boğaziçi Mezunlar Korosu da benim için ikinci bahar takım Koçluğu eğitimim oldu.

Her zaman yeni şeyler öğrenmek, bildiğiniz şeylere farklı açılardan bakmak ve sorgulamak insanın zihnini diri tutuyor.

İtiraf etmeliyim ki takım oyunu için sürekli olarak yeni şeyler öğrendiğim bir kaynak daha var.

Müzik, özellikle caz müziği.

Takım Koçluğu eğitimlerine bir de bu açıdan bakın, bakalım siz neler paylaşmak isteyeceksiniz?

Kategoriler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir