Geçtiğimiz hafta Kırıkkale Barosu başkanı sayın Erol Çakır beyin daveti üzerine baro mensuplarına ve en önemlisi stajyer avukatlara bir eğitim verdim.
Ben yaptığım faaliyetleri Linkedin de paylaşmayı pek sevmiyorum ama bu sefer paylaşmaya karar verdim çünkü utanarak söylüyorum ki hayatımda ilk defa bu ilimizi gördüm. İnanılmaz bir ilgi ve sevgi ile karşılandım, ülkemin geleceğini yaratacak olan genç insanları tanıdım, onlarla konuşmak onların gözünden Türkiye’yi hissetmek çok güzel bir deneyim oldu. Bir çok konuya girdik, bir öğretmen olmak yerine onların öğrenme koçu olmayı tercih ettim, birlikte tartışarak öğrendik.
Ankara’nın burnunun dibindeki bu şehirde bizim insanlarımızın yaşadığını, hayallerini, kaygılarını, yaşam motivasyonlarını gördüm.
İki şey söylemek isterim.
Lütfen ülkemizin görmediğiniz yerlerine gidin insanlarını tanıyın. Bir yerin insanını tanımadan ekmeğini yemeden suyunu içmeden orayı tanıyamazsınız.
İkincisi ise baromuza bir öneri:
Bir baro acaba bir sivil toplum örgütü olarak içinde olduğu bölgenin sosyal ve ekonomik sorunlarının çözümü için bir şeyler üretemez mi?
Umarım Anadolu’nun başka barolarına da gidebilirim.
Başka sebep isteyenlere de şunu söyliyeyim, inanılmaz bir yöresel yemek olan Keskin Tava yemek için bile oraya gidilir.